Ceza Yargılaması Aşamaları Nelerdir?

Ceza Davasında Adli Süreç Nasıl İşler?

Ceza yargılaması aşamaları, soruşturma, kovuşturma istinaf ve temyizdir. Soruşturma Cumhuriyet savcısı yönetiminde, kolluk kuvvetleri (polis ve jandarma) aracılığıyla yürütülür. Kovuşturma süreci mahkemeler tarafından yerine getirilir. İstinaf mercii  Bölge Adliye Mahkemeleri, temyiz mercii de Yargıtay’dır.

 

Ceza Davasında Soruşturma Aşaması

Ceza davasında soruşturma aşaması, şikayet veya ihbar yoluyla bir suç işlendiği bilgisinin öğrenilmesiyle başlar. Soruşturma, Cumhuriyet savcısı tarafından bizzat yapılabileceği gibi, Cumhuriyet Savcısının talimatıyla polis ve jandarma görevlileri tarafından da yerine getirilebilir. 

Olaya ilişkin deliller toplanır, taraflar ve tanıklar dinlenir. Soruşturma sonunda ya kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir veya dava açma koşullarının varlığı halinde iddianame düzenlenerek ilgili ceza mahkemesine dava açılır.

Kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi halinde süresinde sulh ceza hâkimliğine itiraz edilebilir. Sonuç olarak Cumhuriyet savcısı tarafından verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair kararveya dava açılmasıyla soruşturma aşaması sona erer.

Soruşturma sonunda ya kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK) verilir veya dava açılır. Şikayete bağlı suçlarda şikayet olmaması, uzlaştırmaya tabi suçlarda uzlaşma sağlanması veya toplanan kanıtlara göre dava açma koşullarının bulunmadığının anlaşılması durumunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.

 

Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi

CMK m.171’de kamu davasının açılmasının ertelenmesi koşullarına yer verilmiştir.

Kamu davasının açılmasının ertelenmesinin şartları:

a. Üst sınırı 3 yıl (15 yaşını doldurmamış çocuklar bakımından 5 yıl) veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren, uzlaşmaya ya da ön ödemeye tabi olmayan bir suçun ve yeterli şüphenin varlığı

b. Şüphelinin daha önceden kasıtlı bir suçtan hapis cezası ile mahkûm olmaması

c. Şüphelinin suç işlemekten çekineceği kanaati vermesi

d. Ertelemenin şüpheli ve toplum açısından daha yararlı olması

e. Suçun işlenmesi nedeniyle meydana gelen ve cumhuriyet savcısı tarafından tespit edilen zararın giderilmesi

f. Kamu davasının açılmasının ertelenmesine karar verilmesinin zorunlu olduğu haller:

1. TCK m. 191/2’ye göre, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak

2. Uzlaşma kapsamında olan suçlar bakımından edimin yerine getirilmesinin ileri tarihe bırakılması, takside bağlanması veya süreklilik arz etmesi hali

3. Soruşturmanın veya kovuşturmanın yabancı devlete devredilmesi halleri

4. Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanunu 20. maddesine giren haller

g. Kamu Davasının Açılmasının Ertelenmesi Kararının Sonuçları: Erteleme süresi içinde şüpheli, kasıtlı bir suç işlemezse kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilir, aksi halde kamu davası açılır.

 

Kamu Davasının Açılması

Cumhuriyet savcısı, suç işlendiği haberini aldıktan sonra, gerekli araştırmaları yaparak, elde ettiği delilleri değerlendirmeye tabi tutar. Bu değerlendirme neticesinde yeterli şüpheye ulaşır ve kamu davasını açmada takdir yetkisi bulunmakta ise ya bu takdir yetkisi kullanarak kamu davasını açmaz ya da kullanmayarak açar. Eğer, takdir yetkisi bulunmuyor ise, kamu davasını açmak zorundadır.

Soruşturma evresi geniş tutularak ve fakat deliller sağlam ve hukuka uygun şekilde elde edilerek, olay bütün yönleriyle araştırılarak geçirilirse, kovuşturma evresi o kadar. çabuk ve o kadar isabetli kararlar ile sonuçlanacaktır.

 

İddianame

Ceza davası aşamalarının başında gelen soruşturma sonunda, suçun işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşan Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek kamu davasını açar.Aslında iddianame düzenlenerek ilgili mahkemeye gönderilmesi, kamu davasının açılmasını talep etmek anlamına gelmektedir. Kovuşturma evresinin başlaması için mahkemenin açıkça veya zımnen iddianameyi kabul etmesi gerekir.

1. CMK m. 170’e göre, yetkili ve görevli mahkemeye hitaben düzenlenen iddianamede;

a) Şüphelinin kimliği,

b) Müdafii,

c) Maktul, mağdur veya suçtan zarar görenin kimliği,

d) Mağdurun veya suçtan zarar görenin vekili veya kanunî temsilcisi,

e) Açıklanmasında sakınca bulunmaması halinde ihbarda bulunan kişinin kimliği,

f) Şikâyette bulunan kişinin kimliği,

g) Şikâyetin yapıldığı tarih,

h) Yüklenen suç ve uygulanması gereken kanun maddeleri,

i) Yüklenen suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,

j) Suçun delilleri,

k) Şüphelinin tutuklu olup olmadığı; tutuklanmış ise, gözaltına alma ve tutuklama

tarihleri ile bunların süreleri,

Gösterilir.

2. İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek

açıklanır; yüklenen suçu oluşturan olaylar ve suçun delilleriyle ilgisi bulunmayan bilgilere yer verilmez.

3. İddianamenin sonuç kısmında, şüphelinin sadece aleyhine olan hususlar değil,

lehine olan hususlar da ileri sürülür.

4. İddianamenin sonuç kısmında, işlenen suç dolayısıyla ilgili kanunda öngörülen

ceza ve güvenlik tedbirlerinden hangilerine hükmedilmesinin istendiği; suçun tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenmesi halinde, ilgili tüzel kişi hakkında uygulanabilecek olan güvenlik tedbiri açıkça belirtilir.

Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir. Bu karar aleyhine, suçtan zarar gören ve mağdurların Sulh Ceza Hakimliğine itiraz etmeleri mümkündür.

CMK m. 174 gereğince usule aykırılık gören mahkeme iddianameyi iade edilir. Red kararına karşı Cumhuriyet savcısının itiraz yolu açıktır.

 

Ceza Davasında Kovuşturma Aşaması

İddianamenin kabulüyle kovuşturma süreci başlamış olur. Şüpheli sanık sıfatını alır. Mahkeme duruşma hazırlığına başlar. Mahkeme tensip tutanağı düzenler, duruşma açmaya karar verir, tarafları duruşmaya davet eder. Re’sen araştırma ilkesi gereğince re’sen veya talep üzerine eksik veya gerekli gördüğü delilleri toplar.

Ceza davasında kovuşturma aşaması, duruşma hazırlığı, duruşma, hüküm aşamalarından oluşur. İstinaf ve temyiz aşamalarından geçerek yargılama sona erer.

 

Kovuşturma Yapmakla Görevli Ceza Mahkemeleri

Kovuşturma yapmakla görevli ceza mahkemeleri, asıl itibariyle asliye ceza ve ağır ceza mahkemeleri ile özel kanunlarla kurulan diğer ceza mahkemeleridir.

Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, sulh ceza hâkimliği ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır.

Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, TCK’da yer alan yağma (m. 148), irtikâp (m. 250/1 ve 2), resmî belgede sahtecilik (m. 204/2), nitelikli dolandırıcılık (m. 158), hileli iflâs (m. 161) suçları, TCK İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar (318, 319, 324, 325 ve 332 nci maddeler hariç) ve 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun kapsamına giren suçlar dolayısıyla açılan davalar ile ağırlaştırılmış müebbet hapis, müebbet hapis ve on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçlarla ilgili dava ve işlere bakmakla ağır ceza mahkemeleri görevlidir.

Evrak üzerinden istinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemeleri ceza daireleri de gerek gördüğü hallerde duruşma açarak kovuşturma yapabilmektedir. Yargıtay tarafından yapılan temyiz incelemesi sırasında ise nadiren duruşma açılmaktadır.

 

Duruşma

Hazırlık süreci tamamlanarak duruşma günü tayin edilir. Taraflar duruşmaya çağrılır, deliller toplanır. Varsa tanıklar da duruşmada dinlenir.

Duruşma herkese açıktır.

Ancak; genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde,

duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir.

Sanık, onsekiz yaşını doldurmamış ise duruşma kapalı yapılır; hüküm de kapalı duruşmada açıklanır.

Duruşmada, hükme katılacak hâkimler ve Cumhuriyet savcısı ile zabıt kâtibinin ve Kanunun zorunlu müdafiliği kabul ettiği hâllerde müdafiin hazır bulunması şarttır.

Sanığın ve müdafiinin hazır bulunup bulunmadığı, çağrılmış tanık ve bilirkişilerin gelip gelmedikleri saptanarak duruşmaya başlanır. Sanık, duruşmaya bağsız olarak alınır. Mahkeme başkanı veya hâkim, duruşmanın başladığını, iddianamenin kabulü kararını okuyarak açıklar.

Tanıklar duruşma salonundan dışarı çıkarılırlar.

Duruşmada, sırasıyla;

a) Sanığın açık kimliği saptanır, kişisel ve ekonomik durumu hakkında kendisinden

bilgi alınır,

b) İddianame veya iddianame yerine geçen belgede yer alan suçlamanın dayanağını oluşturan eylemler ve deliller ile suçlamanın hukuki nitelendirmesi anlatılır,

c) Sanığa, yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmamasının kanunî hakkı olduğu ve 147 nci maddede belirtilen diğer hakları bildirilir,

d) Sanık açıklamada bulunmaya hazır olduğunu bildirdiğinde, usulüne göre sorgusu

yapılır.

Duruşmanın düzeni, mahkeme başkanı veya hâkim tarafından sağlanır.

Sanığın sorguya çekilmesinden sonra delillerin ortaya konulmasına başlanır.

Ortaya konulan delillerle ilgili tartışmada söz, sırasıyla katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine veya kanunî temsilcisine verilir.

Hükümden önce son söz, hazır bulunan sanığa verilir.

 

Hüküm

Ceza yargılaması süreci hüküm ile son bulur. Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.

Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.

 

Mahkûmiyet

Mahkumiyet kararı davayı sonlandıran bir karardır. Kovuşturma sonunda, sanığın, yüklenen suçu işlediğinin sabit olması durumunda mahkumiyetine karar verilir.

 

Davanın Reddi

Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir davanın varlığının tesbiti halinde davanın reddine karar verilir.

 

Davanın Düşmesi

TCK’da öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.

 

Ceza Davasında İstinaf

Ceza yargılaması aşamalarından biri de olağan kanun yollarından ceza davasında istinaf aşamasıdır.

İstinaf incelemesi bölge adliye mahkemeleri tarafından yerine getirilir.

Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin görevi, adlî yargı ilk derece ceza mahkemelerince verilen ve kesin olmayan hüküm ve kararlara karşı yapılacak başvuruları inceleyip karara bağlamaktır.

 

Hangi Kararlar İçin İstinaf Kanun Yoluna Başvurulabilir?

İlk derece mahkemelerinden verilen hükümlere karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.

Ancak, onbeş yıl ve daha fazla hapis cezalarına ilişkin hükümler, bölge adliye mahkemesince re'sen incelenir.

Hükümden önce verilip hükme esas teşkil eden veya başkaca kanun yolu öngörülmemiş olan mahkeme kararlarına karşı da hükümle birlikte istinaf yoluna başvurulabilir.

 

Hangi Kararlar İçin İstinaf Kanun Yoluna Başvurulamaz?

İstinaf kanun yoluna başvurulmayacak kararlar CMK m. 272’de açıklanmıştır. Buna göre;

a) Hapis cezasından çevrilen adlî para cezaları hariç olmak üzere, sonuç olarak belirlenen üçbin Türk Lirası dâhil adlî para cezasına mahkûmiyet hükümlerine,

b) Üst sınırı beşyüz günü geçmeyen adlî para cezasını gerektiren suçlardan beraat hükümlerine,

c) Kanunlarda kesin olduğu yazılı bulunan hükümlere,

Karşı istinaf yoluna başvurulamaz.

 

İstinafa Başvuru Nasıl Yapılır?

İstinaf istemi, hükmün açıklanmasından itibaren yedi gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır.

Sanık ve bu Kanuna göre katılan sıfatını almış olanlar ile katılma isteği karara bağlanmamış, reddedilmiş veya katılan sıfatını alabilecek surette suçtan zarar görmüş bulunanların dilekçe veya beyanında, başvuruya ilişkin nedenlerin gösterilmemesi inceleme yapılmasına engel olmaz.

 

İstinaf İncelemesi Sonucunda Verilebilecek Kararlar

Bölge adliye mahkemesi, incelemeyi bitirdikten sonra;

a) İlk derece mahkemesinin kararında usule veya esasa ilişkin herhangi bir hukuka

aykırılığın bulunmadığını, delillerde veya işlemlerde herhangi bir eksiklik olmadığını, ispatbakımından değerlendirmenin yerinde olduğunu saptadığında istinaf başvurusunun esastanreddine, 303 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (c), (d), (e), (f), (g) ve (h) bentlerinde yeralan ihlallerin varlığı hâlinde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastanreddine,

b) Cumhuriyet savcısının istinaf yoluna başvurma nedenine uygun olarak mahkumiyete konu suç için kanunda yazılı cezanın en alt derecesinin uygulanmasını uygun görmesi hâlinde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,

c) Başka bir araştırmaya ihtiyaç duyulmadan cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebeplere ya da şahsî cezasızlık sebeplerine bağlı olarak daha az ceza verilmesini veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesini gerektiren hâllerde, hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,

d) Olayın daha fazla araştırılmasına ihtiyaç duyulmadan davanın reddine karar verilmesi veya güvenlik tedbirlerine ilişkin hatalı kararın düzeltilmesi gereken hâllerde hukuka aykırılığın düzeltilerek istinaf başvurusunun esastan reddine,

e) İlk derece mahkemesinin kararında 289 uncu maddenin birinci fıkrasının (g) ve (h)

bentleri hariç diğer bentlerinde belirtilen bir hukuka aykırılık nedeninin bulunması hâlinde

hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü

bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

f) Soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmediğinin veya önödeme ve uzlaştırma usulünün uygulanmadığının anlaşılması ya da davanın ilk derece mahkemesinde görülmekte olan bir dava ile birlikte yürütülmesinin zorunlu olması hâlinde hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere hükmü bozulan ilk derece mahkemesine veya kendi yargı çevresinde uygun göreceği diğer bir ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

g) Diğer hâllerde, gerekli tedbirleri aldıktan sonra (…) davanın yeniden görülmesine

ve duruşma hazırlığı işlemlerine başlanmasına,

Karar verir.

Duruşma sonunda bölge adliye mahkemesi istinaf başvurusunu esastan reddeder veya ilk derece mahkemesi hükmünü kaldırarak yeniden hüküm kurar.

İstinaf yoluna yalnız sanık lehine başvurulmuşsa, yeniden verilen hüküm, önceki hükümle belirlenmiş olan cezadan daha ağır olamaz.

Bölge adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnilemez; bunlara karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemez. İtiraz ve temyize ilişkin hükümler saklıdır.

 

Ceza Davasında Temyiz Aşaması

Ceza davası aşamalarından biri de ceza davasında temyiz aşamasıdır.

CMK m. 286 ve devamı maddelerinde temyize ilişkin hükümler yer almaktadır.

Temyiz incelemesindeki amaçlardan biri varsa hatalı kararı düzeltmek bir diğeri de uygulama birliği sağlamaktır.

Temyiz nedeni olan hukuka aykırılık, hâkimin olaya en uygun normu bulamaması veya bulsa bile yanlış anlayıp kullanmasıdır. Hukuka aykırılığa yol açan norm muhakeme hukuku normu olabileceği gibi, maddi hukuk normu da olabilir. Maddi hukuk normunun ihlali halinde kararın mutlaka bozulması gerekir, buna karşın muhakeme hukukuna ilişkin ihlallerde, ihlalin hükmü etkileyip etkilemediği gözetilmelidir.

Yargıtay, temyiz incelemesiyle, mahkemenin belirlediği olayın hukuk normları karşısındaki durumu konusunda yaptığı hukuki değerlendirmeyi ve ondan çıkarttığı hukuki sonuçları denetlemektedir.

 

Temyiz Edilmesi Mümkün Olan Kararlar

Kural olarak, Bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin bozma dışında kalan ve CMK m. 286/2. fıkrasında belirtilen istisnalar dışında kalan hükümleri temyiz edilebilir.

Ayrıca, ikinci fıkrada belirtilen temyiz edilemeyecek kararlar kapsamında olsa bile aşağıda sayılan suçlar nedeniyle verilen bölge adliye mahkemesi ceza dairelerinin kararları temyiz edilebilir:

a) Türk Ceza Kanununda yer alan;

1. Hakaret (madde 125, üçüncü fıkra),

2. Halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit (madde 213),

3. Suç işlemeye tahrik (madde 214),

4. Suçu ve suçluyu övme (madde 215),

5. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama (madde 216),

6. Kanunlara uymamaya tahrik (madde 217),

7. Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma (madde 217/A),

8. Cumhurbaşkanına hakaret (madde 299),

9. Devletin egemenlik alametlerini aşağılama (madde 300),

10. Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama (madde 301),

11. Silâhlı örgüt (madde 314),

12. Halkı askerlikten soğutma (madde 318),

suçları.

b) Terörle Mücadele Kanununun 6 ncı maddesinin ikinci ve dördüncü fıkrası ile 7 nci

maddesinin ikinci fıkrasında yer alan suçlar.

c) Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrası, 31

inci maddesi ve 32 nci maddesinde yer alan suçlar.

 

Temyiz Edilmesi Mümkün Olmayan Kararlar

CMK m. 286/2. fıkrasında temyiz edilemeyecek kararlar belirtilmiştir. Buna göre;

a) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezaları ile miktarı

ne olursa olsun adlî para cezalarına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine dair bölge adliye mahkemesi kararları,

b) İlk derece mahkemelerinden verilen beş yıl veya daha az hapis cezalarını artırmayan bölge adliye mahkemesi kararları,

c) Hapis cezasından çevrilen seçenek yaptırımlara ilişkin

ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen; seçenek yaptırımlara ilişkin her türlü kararlar ve istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,

d) İlk defa bölge adliye mahkemesince verilen ve 272 nci maddenin üçüncü fıkrası kapsamı dışında kalan mahkûmiyet kararları hariç olmak üzere, ilk derece mahkemelerinin görevine giren ve kanunda üst sınırı iki yıla kadar (iki yıl dâhil) hapis cezasını gerektiren suçlar ve bunlara bağlı adlî para cezalarına ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,

e) Adlî para cezasını gerektiren suçlarda ilk derece mahkemelerinden verilen hükümlere ilişkin her türlü bölge adliye mahkemesi kararları,

f) Sadece eşya veya kazanç müsaderesine veya bunlara yer olmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,

g) On yıl veya daha az hapis cezasını veya adlî para cezasını gerektiren suçlardan, ilk derece mahkemesince verilen beraat kararları ile ilgili olarak (…) istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararları,

h) Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin ilk derece mahkemesi kararları ile ilgili olarak bölge adliye mahkemesince verilen bu tür kararlar veya istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararlar,

ı) Yukarıdaki bentlerde yer alan sınırlar içinde kalmak koşuluyla aynı hükümde, cezalardan ve kararlardan birden fazlasını içeren bölge adliye mahkemesi kararları,

Temyiz edilemez.

 

Temyize Nasıl Başvurulur?

Temyiz istemi, hükmün açıklanmasından itibaren on beş gün içinde hükmü veren mahkemeye bir dilekçe verilmesi veya zabıt kâtibine bir beyanda bulunulması suretiyle yapılır; beyan tutanağa geçirilir ve tutanak hâkime onaylattırılır. Hüküm, temyiz yoluna başvurma hakkı olanların yokluğunda açıklanmışsa, süre tebliğ tarihinden başlar.

 

Ceza Davasında Anayasa Mahkemesi Aşaması

Ceza yargılaması süreci sonunda temel hak ve özgürlüğü ihlal edildiğini düşünen her birey Anayasa mahkemesine bireysel başvuru hakkına sahiptir.

Bireysel başvuru, temel hak ve özgürlükleri, kamu gücünün işlem, eylem ya da ihmali nedeniyle ihlâl edilen bireylerin diğer başvuru yollarını tükettikten sonra başvurdukları istisnai ve ikincil nitelikte bir hak arama yoludur.

Ceza yargılamasında Anayasa mahkemesine başvuru yapabilmenin ön koşulu, olağan yargılama sürecinin bitmiş olmasıdır. Bununla kast edilen, istinaftan veya temyizden geçmeden veya geçtiği halde onanarak kesinleşen kararlara karşı bireysel başvuru yapılabileceğidir.

Anayasa Mahkemesine yapılabilecek başvurunun diğer koşulu da ceza yargılaması açısından, başvuruya konu kararın kesinleştiği (ihlalin öğrenildiği) andan itibaren otuz gün içinde başvuru zorunluluğudur.

Burada dikkat edilecek husus, olağanüstü kanun yollarına başvurmanın süreyi durdurmayacağıdır. Otuz günlük süre olağan kanun yollarının tüketilmesinden itibaren dikkat edilecek süredir.

Bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesi'nin sitesinde bulunan bireysel başvuru formu doldurularak hazırlanır. Form Anayasa mahkemesine bizzat teslime dilebileceği gibi başvuru bulunulan yerdeki adli merciler aracılığıyla da yapılabilir..

 

Ceza Davalarında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Aşaması

Ceza yargılamasının olağan süreci bittikten sonra, ülkemizin de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni imzalamış olmasının verdiği haktan yararlanarak, Sözleşmede ve Ek Protokollerde belirlenen haklarının ihlal edildiğini düşünen herkes mahkemeye başvurma hakkına sahiptir.

AİHS m. 35’e göre, başvuru sahibinin iç hukuk yollarını tüketmesi ve kesin karar tarihinden sonra 4 ay içinde mahkemeye başvurması gerekmektedir.

Başvurunun taşıması gereken unsurlar Mahkeme içtüzüğünün 47. maddesinde belirtilmiştir.

Başvuru formu örneğinin Adalet bakanlığı sayfasından ve diğer internet sitelerinden edinilmesi mümkündür.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca yapılabilecek başvurunun ve başvuruya ilişkin ek gönderimlerin, ilgili ya da müdafii tarafından hiçbir ülke resmî makamı aracı kılınmaksızın doğrudan doğruya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin "Cour Européenne des Droits de L’Homme, Conseil de L’Europe, F-67075 Strasbourg-Cedex/FRANCE, Telefon: 33(0)3 88 41 20 18, Faks: 33 (0)3 88 41 27 30 "adresine yapılması gerekmektedir.

Mahkemeye yapılan başvuruda kullanılan dilin önemi yoktur. Herkes kendi dilinde başvuru yapma hakkına sahiptir. Ancak başvuru sonrası aşamalarda Mahkemenin resmi dilleri olan İngilizce ve Fransızca'dan birinin seçilerek yazışmaların bu dille yapılması gerekmektedir.

Mahkemeye bizzat başvuru yapmak mümkündür. Bununla beraber başvurunun kabulü sonrası süreçte hukuki yardımdan faydalanmak zorunludur. Ki bu nedenledir ki baştan itibaren avukat yardımından yararlanmakta fayda vardır.

A.İ.H.M kararlarının sonuçları https://www.echr.coe.int/ HUDOC arama butonuna başvuru numarası yazılmak suretiyle takip edilebilmektedir.

AİHM kabul edilmezlik kararıyla esasa girmeden başvuruyu sonuçlandırabileceği gibi esasa girerek de karar verebilir. 46. maddeye göre, sözleşmeye taraf devletler, mahkemenin nihai kararına uymak zorundadır. Uyulmaması durumunda öncelikle Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tavsiye kararları alır. Üye devlet buna da uymazsa durum Avrupa Konseyine iletilir ki Konseyin yaptırımı üye devletin Konseyden ihracına kadar gidebilir.