Yüz Kızartıcı Suçlar Nelerdir?

Yüz Kızartıcı Suç Nedir?

Topluma, kişiye, zamana, ahlaki değerlere, inanca göre farklılık göstermekle birlikte, genel olarak yüz kızartıcı suç, kişiyi toplum önünde küçük düşüren suçların  olarak tanımlanması mümkündür. Toplumların değer yargıları farklılıklar gösterdiğinden her toplumda, yüz kızartıcı suç kavramı farklı şekilde algılanabilmektedir.

Yüz Kızartıcı Suçlar Hangileridir?

TCK’da açıkça bu suçun tanımlaması yapılmamıştır. Ancak 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda (DMK) memuriyette yüz kızartıcı suçlar ifadesine yer verilmiştir.

657 sayılı DMK m. 125/E-g’de Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller arasında, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak gösterilmiştir. Memuriyette yüz kızartıcı suçlar bakımından 

DMK m. 48/5’te Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak şartlar arasında, “zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık” suçlarından mahkûm olmamak gerektiği belirtilmiştir.

Anayasa m. 76’da zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi suçlar, yüz kızartıcı suç şeklinde gösterilmiştir. Gibi sözcüğünün varlığı uygulamada bu suçların geniş yoruma açık olabileceği tartışmalarına yol açmaktadır. Uygulamada, adları geçen bu suçların yüz kızartıcı suçlar olduğu kabul edilmektedir.

“Yüz Kızartıcı Suçlar” Kavramı Hangi Kanunlarda Yer Alır?

Öncelikle belirtmek gerekir ki, TCK’da yüz kızartıcı suçlara ilişkin bir sınıflandırma ya da tanımlama yapılmamıştır. Ancak sınırlı sayıda da olsa , bazı özel kanunlarda ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında yüz kızartıcı suç kavramına yer verildiği görülmektedir. Bu doğrultuda, yüz kızartıcı suç maddelerine yer verilen kanunlar aşağıda belirtilmiştir:

- Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, milletvekili seçilme koşullarının düzenlendiği m. 76;

- 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu, milletvekili seçilme yeterliliğini düzenleyen m. 11/f-1; 

- 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu, siyasi partiye üye olma koşullarını düzenleyen m. 11/b-2;

- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, memuriyetten çıkarma hallerinin düzenlendiği m. 125;

- 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu, hâkim ve savcı yardımcısı olabilmek için gerekli niteliklerin belirtildiği m. 8/h;

- 1136 sayılı Avukatlık Kanunu, avukatlığa kabul edilmekte engel oluşturan hâllerin düzenlendiği m. 5/a-h;

- 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, sigorta ve reasürans şirketlerinin kuruluşunun düzenlendiği ve kurucuların sahip olması gereken özelliklerin yer aldığı m. 3/2-a-4;

- 5411 sayılı Bankacılık Kanunu, bankaların kurucu ortakları olma şartlarının düzenlendiği m. 8/d;

- 5525 sayılı Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun, af kapsamının düzenlendiği m. 1.

Yüz Kızartıcı Suçlar Nasıl Tespit Edilir?

Yüz kızartıcı suçların işlenmesi, bir çok meslek açısından engel oluşturduğundan, bu nitelikte bir suçun işlenip işlenmediğini belirlemek büyük önem taşımaktadır.

Yüz kızartıcı olarak kabul edilen belli başlı suçlar;

  • zimmet
  • ihtilas
  • irtikap
  • rüşvet
  • hırsızlık
  • dolandırıcılık
  • sahtecilik
  • inancı kötüye kullanma
  • dolanlı iflas gibi suçlardır.

Bunların hepsinde genel soruşturma yöntemleri uygulanabilirse de her biriyle ilgili farklı soruşturma yöntemi de söz konusu olabilmektedir. Örneğin memurlarla ilgili soruşturmalarda, öncelikle idari nitelikteki yargılamanın gerekliliği kararı bulunmalıdır. Ayrıca bazı suçlarda tespit, bilirkişi incelemesine bağlı da olabilmektedir.

Yüz Kızartıcı Suçlar Adli Sicilden Ne Zaman Silinir?

Adli sicil sistemimize göre, talep ve mahkeme kararına gerek olmaksızın infazın tamamlanması ya da zamanaşımı süresinin dolmasıyla resen adli sicil kayıtları silinerek arşiv kaydına alınmaktadır. Adli Sicil Kanununun Adlî sicil bilgilerinin silinmesi, başlıklı 9. maddenin 1. fıkrasına göre; “Adlî sicil bilgileri; ceza veya güvenlik tedbirinin infazının tamamlanması, şikâyetten vazgeçme veya etkin pişmanlık, ceza zamanaşımının dolması veya genel afla ortadan kalkması halinde adli sicil kayıtları, Adlî Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğünce silinerek, arşiv kaydına alınır.”

Gizli olan adli sicil ve arşiv bilgileri kullanılış amaçları belirtilmek kaydıyla ilgili kişi veya vekiline ya da kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına verilebilmektedir (ASK m.7). Buna karşın arşiv bilgileri ise kişinin kendisi, vekili, Cumhuriyet Başsavcılıkları, hakim ve mahkemeler, yetkili seçim kurulları ile özel kanunlarda belirtilen durumlarda ilgili kamu kurum ve kuruluşları tarafından istenebilir (ASK m.10/1).

Yine bir suça ilişkin soruşturma ve kovuşturma sebebiyle savcılık ve mahkemeler yanında Adalet Bakanlığının onayı ile kolluk ve diğer kamu kurum ve kuruluşları da adli sicil ve arşiv kaydı sorgulaması yapabilmektedirler (ASK m.13). Adli sicil ve arşiv bilgileri fiilin suç olmaktan çıkarılması halinde talep olmaksızın tamamen silineceği gibi kanun yararına bozma ve yargılamanın yenilenmesinin beraat ile sonuçlanması durumunda da tamamen silinir. Yine arşiv bilgileri ilgilinin ölümü ve kayıt tarihinden itibaren 80 yıl geçmesi ile tamamen silinmektedir. 

Kanun koyucunun DMK 48/A-5. alt bentte sayılan suçlar bakımından gerçek iradesinin ne olduğunu tespit etmek mümkün olmasa da, hangi suçları işleyenlerin devlet memuru olamayacağını tek tek saymış olması ve bu suçlardan dolayı hüküm giymiş olanların cezalarının affa uğramış olması durumunda dahi memur olamayacaklarını belirtmesi, kanun koyucunun adli sicil kaydı silinen eski hükümlülerin memur olabilmesini istemediği şeklinde anlaşılmalıdır.

Bu görüşü destekler nitelikte Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulunun 27.10.2000 tarih ve E.1999/105, K.2000/1048 sayılı kararında, 657 sayılı DMK 48/A-5. maddede sayılan suçlardan hükümlü olanların “affa uğramış olsalar bile” Devlet Memuru olamayacaklarını ifade etmekle, emredici koşul olarak düzenlediğini, bu suçlardan dolayı verilen mahkûmiyetlerin adli sicilden silinse bile bu suçlardan hüküm giyenlerin memur olmalarına imkân bulunmadığına karar vermiştir. Bundan çıkan sonuç; yüz kızartıcı suçların adli sicilden silinmesi mümkündür. Ancak arşiv kaydı devam edecektir

Yüz Kızartıcı Suçların Memuriyete Etkisi

657 sayılı DMK m. 125/E-g’de Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller arasında, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak gösterilmiştir.

Memuriyette yüz kızartıcı suçlar bakımından DMK m. 48/5’te Devlet memurluğuna alınacaklarda aranacak şartlar arasında, “zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık” suçlarından mahkûm olmamak gerektiği belirtilmiştir.

Yapılan açıklamalar ışığında, yüz kızartıcı suçtan dolayı işten çıkarma mümkündür ve hatta kanuni zorunluluktur.

SIK SORULAN SORULAR 

 

1- 657'ye Göre Yüz Kızartıcı Suçlar Nelerdir?

 

DMK m. 48/5’e göre, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçları yüz kızartıcı suç olarak kabul edilmektedir.

 

2- Yüz Kızartıcı Suçların Cezası Nedir?

 

Yüz kızartıcı suçların cezası yargılama ve idari soruşturma açısından farklılık göstermektedir.

Ceza yargılaması sonunda sübut halinde her bir suç için belirlenen ceza aralığı kapsamında hüküm kurulabilecektir.

İdari soruşturma açısından ise yüz kızartıcı suçun işlenmesi halinde ceza devlet memurluğundan çıkarma şeklinde gerçekleşmektedir.