Ceza Hukuku Hangi Davalarla İlgilenir?

Ceza hukuku, tanımı gereği suç teşkil eden hukuka aykırı davranışları ve bu davranışları düzenleyen yaptırımları konu alan hukuk dalıdır. Suç oluşturan tüm fiiller ceza hukuku kapsamına girmektedir. Suçlarla ilgili yargılama ceza mahkemelerinde yapılmaktadır. Suçlar ağırlıklı olarak Türk Ceza Kanunu’nda tanımlanmakla birlikte özel kanunlarda da  yer alan suçlar ve bunlarla ilgili davalar ceza hukuku alanına girmektedir.

Ceza Muhakemesi Tanımı Nedir?

Ceza muhakemesi süreci, kişinin veya kişilerin yaptıkları eylemin/eylemlerin suç olduğuna dair görülen suç şüphesi ile başlar ve bu şüphe sonuçlanıncaya kadar devam eder. Ceza hukukundaki iddia, savunma ve yargılama sürecini kapsayan ceza muhakemesi aynı zamanda ceza yargılaması olarak da ifade edilir.

Ceza muhakemesi süreci; iddia edilen suçun işlenip işlenmediğini, suç işlendiyse fail ya da faillerin kim olduğunu, kişilerin ceza sorumluluklarının olup olmadığını ya da kişilerin ceza sorumluluğu varsa cezanın türü ve miktarı gibi konuların belirlenmesine yönelik faaliyetlerden oluşur. Ceza muhakemesinin amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır.

Ceza Hukukunun Amacı Nedir?

Ceza hukuku, toplum düzenini bozan suçu ve buna karşılık uygulanan cezayı esas alan bir hukuk dalıdır. Kamu düzenini korumak amacıyla suç işleyen kişilerin yargılandığı bir hukuk dalı olan ceza hukuku, suç işleyen kişilerin adalet önünde hesap vermesini sağlar.

Ceza hukukunun amacı, öncelikle toplum düzenini bozan kişiyi cezalandırmak, diğer insanlar açısından da caydırıcı olmaktır. İnfaz hukukunda dikkat edilmesi gereken husus ise hükümlüyü topluma yeniden kazandırmaktır. Amaç yeniden toplum düzenini kurmak ve düzenin devamını sağlamaktır.

Ceza Hukuku İlkeleri Nelerdir?

Ceza hukukunun başlıca temel ilkeleri; kanunilik, kusursuz ceza olmaz ilkesi, cezaların şahsiliği ilkesi, hümanizm ilkesi, hukuk devleti ilkesidir.

Suç ve suça ilişkin yaptırımları düzenleyen ceza hukuku ilkeleri şunlardır; 

Suçta Ve Cezada Kanunilik İlkesi: Kanunilik ilkesi, ceza hukuku anlamında bir fiilden dolayı sorumluluk doğması için, kanunda açıkça o fiilin suç sayılmasını ve ceza ile yaptırıma tabi tutulmasını ifade eder. Kanunsuz suç ve caza olmaz şeklinde de ifade edilen kanunilik ilkesi; Anayasanın 38. maddesinde, kimsenin, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamayacağı, kimseye suçu işlediği zaman kanunda o suç için konulmuş olan cezadan daha ağır bir ceza verilemeyeceği şeklinde düzenlenmiştir.

Suçta ve Cezada Kusur İlkesi: Failin cezalandırılabilmesi için fiili bilerek ve isteyerek yapmış olması gerekir. Kusur ilkesi, Türk Ceza Kanunu'nun 20. maddesinde, ceza sorumluluğunun şahsî olduğu, kimsenin başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamayacağı şeklinde yerini almıştır.

Belirlilik İlkesi: Belirlilik ilkesi, ilgili suç tanımının suçun unsurları itibarı ile açık ve seçik olması, hangi davranışın suç oluşturduğunun ve bunlar için öngörülen yaptırımların nelerden ibaret olduğunun herkesin anlayabileceği açıklıkta olması demektir. Kanunilik ilkesinin bütünleyicisi olan belirlilik ilkesi, Türk Ceza Kanunu’nun 21. maddesinde, kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemeyeceği ve güvenlik tedbiri uygulanamayacağı şeklinde hükme bağlanmıştır.

Kıyas Yasağı İlkesi: Kıyas, kanunda açık bir şekilde suç olarak tanımlanmamış bir fiilin, bununla bazı yönlerden benzerlik arz eden başka bir fiile ilişkin suç tanımı kapsamında değerlendirilmesidir. TCK’nın 2. maddesinin üçüncü fıkrası ile kıyas yasağı ilkesi vurgulanmıştır. “Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.” Kişi hak ve hürriyetlerini daraltıcı etki göstermesi, ceza sorumluluğunu genişletmesi bakımından, kıyas ve kıyasa varacak şekilde genişletici yorum ceza hukukunda yasaktır.

Suç ve Cezaların Şahsiliği İlkesi: Ceza hukukunun en önemli ilkelerinden biri olan suç ve cezaların şahsiliği ilkesi, suçu isleyenden başkasının suçlanamaması ve aynı şekilde suçludan başkasının cezalandırılamamasını öngörür. Türk Ceza Kanunu’nunda açıklanan ceza sorumluluğunun şahsiliği başlığında açıklanan  20. maddesinde “Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz. Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır” şeklinde düzenleme yapılmıştır. 

Ceza Kanunlarının Yer Yönünden Uygulanmasında Mülkilik İlkesi: Suçun işlendiği yeri bağlantı noktası olarak kabul eden ceza kanunlarının yer yönünden uygulanmasında mülkilik ilkesine göre failin veya mağdurun vatandaşlığı dikkate alınmaksızın, ülkesinde suç islenen devletin ceza kanununun uygulanması gerekir.

Geriye Yürüme Yasağı İlkesi: Ceza hukukunun temel ilkelerinden biri olan geriye yürüme yasağı ilkesi,  failin, fiilin işlendiği tarihte yürürlükte bulunan kanunlara göre suç oluşturması halinde cezalandırılabilmesini öngörür. Fiil, işlendikten sonra yürürlüğe giren bir kanunda suç olarak tanımlanmış ise; bu kanun geçmişe yürütülerek fail cezalandırılamaz. Suçun unsurlarında, cezasında, güvenlik tedbirinde veya mahkûmiyetin kanuni neticelerinde sonradan yürürlüğe giren bir kanunla failin aleyhine olacak şekilde değişiklikler yapılması durumunda; sonraki kanun, yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenmiş olan fiiller bakımından uygulanamaz. Tersine sonradan çıkan kanunun sanık/hükümlü lehine değişiklik öngörmesi durumunda lehe olan değişiklik uygulanabilecektir.

Ceza Hukuku Genel Hükümler Nelerdir?

Ceza hukuku genel hükümler, suçlarla cezalara genel anlamda uygulanabilecek halleri ve koşulları içerir. Temel ilkeler ve tanımlar, kanunun uygulama alanı, ceza sorumluluğunun şahsiliği, kast ve taksir, ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler, suça teşebbüs, suça iştirak, suçların içtimaı, cezalar, güvenlik tedbirleri, cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesi, dava ve cezanın düşürülmesi başlıkları altında düzenlenen ceza hukuku genel hükümleri her davanın koşullarına göre uygulama alanı bulacaktır.