Zimmet Suçu ve Cezası

Zimmet Suçu ve Cezası

Zimmet Suçu Nedir?

Türk Ceza Kanunu m. 247/1’e göre, zimmet suçu, kamu görevlisinin görevi nedeniyle zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu mallar üzerinde görevinin gerekleriyle bağdaşmayan bir surette tasarrufta bulunması, bu malları kendisinin veya başkasının uhdesine geçirmesi olarak tanımlanabilir. Suç, zimmete para geçirme şeklinde olabileceği gibi maddi değer taşıyan mal da olabilir.


Zimmet Suçunun Unsurları

Suçun unsurlarını maddi ve manevi unsurlar olarak iki ana başlık altında değerlendirmek mümkündür.


Zimmet Suçunun Maddi Unsurları


1. Hareket:Tevdi olunan malların haksız bir şekilde mal edinilmesidir.
2. Netice: Zimmete geçirme sonucunda bir zarar oluşmalı veya zarar ihtimali ortaya çıkmalıdır.


Zimmet Suçunun Manevi Unsuru


Zimmete geçirme, ancak kasten gerçekleştirilebilecek bir eylemdir. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.


Zimmet Suçu Şikayete Tabi mi, Şikayet Süresi Nedir?

Zimmet suçu, re’sen soruşturulan suçlardandır. Şikayete tabi olmadığından suçun şikayet süresi de yoktur. Suç işlendiği haberi alınınca re’sen soruşturma açılır. Ayrıca şikayet aranmaz. Ancak bu durum şikayette veya ihbarda bulunulmasına engel değildir.
Zimmet suçu uzlaştırma kapsamına giren suçlardan da değildir.


Zimmet Suçunun Şartları

Suçun şartları
  • Suçun faili, kamu görevlisidir.
  • Suç, kamu görevlisine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmektedir.
  • Suçun konusu, taşınır veya taşınmaz maldır. Bu malın zilyedliğinin kamu görevlisine devredilmiş olması veya kamu görevlisinin bu mal üzerinde koruma ve gözetim yükümlülüğünün bulunası gerekir.
  • Zimmete geçirme, suç konusu mal üzerinde malikmiş gibi tasarrufta bulunmayı ifade eder.
  • Zimmete geçirme icrai veya ihmali bir davranışla gerçekleştirilebilir.
  • Suç ancak kasten işlenebilmektedir.
Suçun oluşabilmesi için yukarıda açıklanan koşulların gerçekleşmesi gerekir.
 

Zimmet Suçu ve Cezası Türk Ceza Kanun'da Hangi Maddede Düzenlenmiştir? 

Kamu görevlisi görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu mallar üzerinde ancak görevinin gerektirdiği şekilde tasarrufta bulunabilir. Kamu görevlisinin bu mallar üzerinde görevinin gerekleriyle bağdaşmayan bir surette tasarrufta bulunması, bu malları kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi suç olarak tanımlanmıştır.
Zimmet suçu, Türk Ceza Yasasının 247. maddesinde düzenlenmiştir.

Madde 247- (1) Görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi, beş yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

(3) Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.


Suçun faili, kamu görevlisidir. İfa ettiği görevin niteliğine göre kişinin kamu görevlisi olup olmadığı belirlenir. Zimmet suçu, kamu görevlisine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle işlenmektedir. Suçun konusu, taşınır veya taşınmaz maldır. Bu malın zilyedliğinin kamu görevlisine devredilmiş olması veya kamu görevlisinin bu mal üzerinde koruma ve gözetim yükümlülüğünün bulunması gerekir.

Zimmete geçirme, suç konusu mal üzerinde malikmiş gibi tasarrufta bulunmayı ifade eder. Bu tasarruflar, suç konusu şeyin mal edinilmesi, amacı dışında kullanılması, tüketilmesi şeklinde olabileceği gibi bir başkasına satılması, verilmesi şeklinde de gerçekleşebilir. Zimmete geçirme icrai veya ihmali bir davranışla gerçekleştirilebilir.

Ancak kamu görevlisinin görevi gereği kendisinin kullanımına bırakılmış eşya veya parayı kötü yönetim, takdir hatası gibi nedenlerle gereğinden fazla harcamış olması durumunda zimmet suçu oluşmayacaktır. Suç ancak kasten işlenebilmektedir.

Maddenin birinci fıkrasında basit zimmet suçu, ikinci fıkrasında ise nitelikli zimmet suçu düzenlenmiştir. Suçun, “zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla” işlenmesi halinde nitelikli zimmet suçu oluşur ve verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Hileli davranış, başkasını aldatmaya yönelik ve aldatıcı nitelikteki davranışlardır. Yargıtay nitelikli zimmet suçu bakımından hileli davranışı basit bir denetim ve araştırmayla açığa çıkarılamayacak boyutta olması gerektiğini kabul etmiştir.

Maddenin üçüncü fıkrasında, kullanma zimmeti düzenlenmiştir. Filin bu şekli, hafif cezayı gerektiren nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. Kullanma zimmeti, malın fail tarafından malik gibi tasarruf edilmesi fakat sonradan iade edilmesi suretiyle işlenmektedir. Bu nedenle uygulamada, kullanma zimmeti daha çok harcanabilir veya tüketilebilir nitelikteki para ve benzeri mal varlığı hakkında işlenmektedir.

Suça iştirak mümkündür. Suça teşebbüs ise zordur, ancak failin fiilinin parçalara bölünmesinin söz konusu olması halinde mümkündür.
Bu suçta gönüllü vazgeçme de mümkündür. Bu halde, failin icra hareketlerinden gönüllü vazgeçmesi veya kendi çabalarıyla suçun tamamlanmasını, neticenin gerçekleşmesini önlemesi gerekmektedir.

Gönüllü vazgeçme halinde, suçun vazgeçme anına kadar gerçekleştirilmiş kısmının başka bir suç oluşturup oluşturmadığının incelenmesi gerekir. Zira tamamlanmış kısım esasen bir suç oluşturuyor ise kişinin sadece o suça ait ceza ile cezalandırılması gerekir.

Zincirleme suç hükümlerinin uygulanması mümkündür. Zincirleme suç hükümleri kapsamında, suçun basit ve nitelikli zimmet suçu unsurlarını birlikte içerdiği durumda, faile nitelikli zimmet suçu hükümlerinden ceza verilir. Suçun sahtecilik suretiyle işlenmesi durumunda, TCY’nin 212. maddesi uyarınca, hem sahtecilik hem de zimmet suçundan ayrı ayrı ceza verilecektir.

Türk Ceza Yasasının 248. maddesinde suçun, etkin pişmanlık hali düzenlenmiştir. Maddeye göre, “Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.
Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.

Görüldüğü üzere soruşturma başlamadan önce, kovuşturma başlamadan önce ve hükümden önce olmak üzere etkin pişmanlığın zamanına göre üçlü bir ayrım yapılmıştır. Bu ayrıma göre, en kısa sürede malın iadesi veya zararın tazmini amaçlanarak failin bu şekilde cezasında indirime gidilmiştir.

Suçun iştirak halinde işlenmesi halinde, iştirak edenlerin paylarının birleşmesi ile malın aynen iade edildiği veya zararın tazmin edildiği kabul edilebiliyorsa etkin pişmanlıktan yararlanma söz konusu olabilir. Şeriklerden birinin kendi payını ödemesi durumunda ise eksik iade veya tazmin nedeniyle etkin pişmanlıktan yararlanmayacaktır. Şeriklerden birinin tam iade veya tazminde bulunması durumunda ise, TCY’nin 40/1 maddesinde düzenlenen bağlılık kuralı uyarınca sadece iade veya tazmin eden kişi etkin pişmanlıktan yararlanabilir. Diğer şeriklerin yararlanabilmesi için ise, iade veya tazminin onların da bilgi ve iradelerine dayanması zorunludur.

Suçun daha az cezayı gerektiren hali, TCY’nin 249. maddesinde düzenlenmiştir. Maddeye göre, “Zimmet suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir.

Malın değerinin suç tarihine göre belirlenmesi gerekmektedir. Zimmete geçirilen malın değerinin çok az olması durumunda, fiilin yarattığı haksızlık ve zarar göz önünde bulundurularak tasarruf bir oranda hoşgörüyle karşılanmaktadır.


Nitelikli Zimmet Suçu Nedir?

Nitelikli zimmet suçu Türk Ceza Kanunu  m. 247/2’de tanımlanmıştır.
Nitelikli zimmet, hileli davranışlarla işlenen zimmet demektir. Hile, kişinin aldatılarak iradesinin sakatlanmasıdır.
Nitelikli zimmet suçunun cezası, basit zimmet suçundan verilen cezanın yarısı oranında artırılmasıyla oluşur.
 


Kullanma Zimmeti Suçu ve Cezası

Kullanma zimmeti, TCK m. 247/3’de düzenlenmiştir.
Kullanma zimmeti, zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halidir. Kamu görevlisinin zilyetliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı, iade etmek üzere ve mal edinme amacı gütmeksizin sınırlı bir süre kullanması demektir.
Kullanma zimmeti suçunun cezası, zimmet suçundan belirlenmiş olan cezanın yarı oranda indirilmesi sonucu belirlenen cezadır.


Zimmet Suçunun Cezası

TCK m. 247’de zimmet suçu cezaları düzenlenmiştir. Esas olan birinci fıkraya göre belirlenen temel cezadır. Nitelikli zimmet ve kullanma zimmeti cezaları da bun üzerinden yapılacak artırım veya indirim yoluyla belirlenir.

TCK m. 247/1’de düzenlenen basit zimmet suçunun cezası beş yıldan oniki yıla kadar hapistir. Nitelikli zimmet suçunun cezası ise TCK m. 247/2’ye göre, 247/1’e göre verilecek cezanın yarı oranda artırılmasıyla oluşur. Yani yedi yıl altı aydan onsekiz yıla kadar hapistir.
Kullanma zimmetinin cezası ise, yukarıdaki fiile göre belirlenecek cezanın yarısıdır. Malı zimmete geçirme cezası ile parayı zimmete geçirme cezası arasında fark yoktur.


Denetim Görevinin İhmali Suretiyle Zimmet Suçu İşlemek

Bu suçun taksirle işlenmesi mümkün değildir. Görevi dolayısıyla kendisine teslim olunan veya korumakla yükümlü olduğu para, evrak veya malın failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması dolayısıyla azalması veya kayba uğraması halinde zimmet suçu oluşmayacaktır.

Suçun oluşması için failde mal edinme kast ve niyetinin bulunması gerekir. Bilgisizlik, meslekte yetersizlik suretiyle zimmete geçirme halinde suç oluşmaz. Bu durumda cezası da uygulanamaz.


Avukatın Zimmet Suçu İşlemesi

Yargıtay kararlarına yansıdığı üzere, avukatlık mesleği serbest bir meslektir ve avukatlar herhangi bir hiyerarşiye tabi değildir, kazançları da kamu tarafından karşılanmamaktadır.

Avukata duyulan güven ilişkisi nedeniyle verilen ahzu kabz yetkisine dayanarak müvekkile verilmesi gereken para veya mala el konmakta,  söz konusu ilişki müvekkil ile aralarındaki hizmet ilişkisi kapsamında kalmaktadır.

Bu nedenle müvekkile ait mal veya parayı sahiplenme zimmet değil hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturur. Söz konusu suç da uzlaştırmaya tabidir.


Zimmet Suçunda Etkin Pişmanlık

Etkin pişmanlık hali TCK m. 248’de düzenlenmiştir. TCK m. 248/1’e göre soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.

TCK m. 248/2’ye göre, kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir.


Zimmet Suçunda Malın Değerinin Azlığı Nedeniyle Ceza İndirim

Malın değerinin az olduğu hallerde de zimmet suçu oluşur. Ancak, bu hallerde cezanın indirilmesi öngörülmüştür. TCK m. 249’a göre,suçun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir.


Zimmet Suçunda Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Adli Para Cezası

Zimmet suçunda doğrudan adli para cezası öngörülmemiştir. Suçun cezası yalnızca hapistir.
Ancak TCK m. 49 ve 50’ye göre sonuç cezanın bir yıl  ve altına düşmesi halinde hükmedilecek hapis cezasının adli ara cezasına çevrilmesi mümkündür.


Zimmet Suçu Dava Zamanaşımı

TCK m. 66’da dava zamanaşımı süreleri düzenlenmiştir. Maddeye göre, (üst sınır itibariyle) beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda zamanaşımı süresi onbeş yıldır. Zimmet suçu cezası da bu aralığa girdiğinden dava zamanaşımı süresi de onbeş yıl olmaktadır.


Zimmet Suçundan Beraat ile İlgili Yargıtay Kararları

Muhtarı olan sanığın, iki adet taşınmaza ilişkin makbuz kesmesine rağmen, tahsil ettiği parayı köy kayıtlarına intikal ettirmeksizin mal edindiği kabul edilerek mahkumiyetine karar verilmiş ise de; 5271 sayılı CMK'nın 225/1. maddesindeki "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir." şeklindeki düzenleme karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olduğu, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu, sanık hakkında açılan kamu davasında 02/01/2009 tarihli, 556 ve 557 sayılı makbuzların karşılığının tahsil edilerek mal edinildiğine ilişkin bir anlatım olmadığı, bu iddialar yönünden zamanaşımı süresi içerisinde mahallinde yasal işlem yapılmasının mümkün olduğu gözetilip, sanığın zimmet suçundan beraatine karar verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçeyle yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirir.

Yargıtay 5. Ceza dairesi, 2016/7605 E. - 2020/9871 K.
-------

Sanığın ... Büyükşehir Belediyesi Mali Hizmetler Müdürlüğünde tahsildar olduğu, ... su borcunu ödediği hâlde abone olduğu suyu kesilen mağdur ...'un ... borcunu ödediğine ilişkin tahsilat makbuzu ile tahsildar şefi olan tanık ...’a müracaat ettiği, ... kontrol sonucunda ... sanık tarafından üç adet tahsilat makbuzunun iptal edildiğinin tespit edildiği, bu makbuzların Belediyede üst nüshalarının bulunmadığı ve mükelleflerden su borcunun tahsil edildiğinin anlaşılması üzerine sanık hakkında soruşturmaya başlandığı, yapılan inceleme neticesinde ... tahsil edilip iptal edilen ... makbuz bedellerinin iptal tarihinden bir hafta sonra mağdur ...'un müracaatı üzerine sanık tarafından kurum hesabına yatırıldığı, ... tarihinde tahsil edilen ... makbuz bedelinin ise sanık tarafından iptal edilerek aynı gün kurum hesabına yatırıldığı, neticede sanığın mükelleflere tahsilat makbuzu vermesine rağmen aynı gün yaptığı iki ayrı tahsilat makbuzunu aynı tarihte iptal edip bu durum Belediyeye bildirmediği ve tahsilat makbuzlarının bedeli olan ... TL’yi yaklaşık bir hafta kadar uhdesinde bulundurmak suretiyle ve zimmetine geçirdiği iddia edilen olayda;
Sanığın aşamalarda, bir günde dış veznede 300-400 makbuz kestiklerini, sistemin sık sık kesilmesi, yanlış dönem borcu yatırılması ya da yanlış sicil ile giriş yapılması nedenleriyle hatalı makbuz düzenlenebildiğini ve bu yüzden veznelerde makbuz iptal işlemlerinin sık sık yaşandığını savunması, ... bilirkişi raporunda, olayın sehven meydana geldiğinin belirtilmesi, yoğun iş yükü altında çalışan sanığın gün içerisinde yapmış olduğu işlemlerin fazlalığı, zimmete geçirdiği iddia edilen miktarın değerinin azlığı ve söz konusu iptal edilen tahsilat makbuzlarının aynı tarihte düzenlenip sadece iki adet olması, sabıkasız olan sanık hakkında daha önce benzer bir iddianın bulunmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın suç kastının bulunmadığı, bu nedenle zimmet suçunun kanuni unsurlarının gerçekleşmediği kabul edilmelidir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 02.12.2021, 2020/379 E. – 2021/599
----------------------

Avukatın Zimmet Suçu İle İlgili Yargıtay Kararları

Avukat olan sanık ...'ın, ... alacaklı olan katılan ...’nın vekili sıfatı ile davayı takip ettiği, ... TL alacağı ... vekâletnamede bulunan ahzu kabz yetkisine dayanarak ... tahsil ettiği hâlde yaklaşık üç yıl boyunca bu parayı müvekkili olan katılan ...'ya vermediği ve uhdesinde tuttuğu, ... olayda;
... sanığın eyleminden dolayı kamu idaresinin güvenirliği ve işleyişinin değil sanık ile katılan arasındaki vekâlet ilişkisinin zarar gördüğü, sanığın hukuka aykırı olarak mal varlığına geçirdiği maddi değerin müvekkili olan katılana ait bir değer olduğundan, oluşan zararın da kamu zararı olmadığı ve sanığın somut olayda TCK’nın 6/1-c maddesinde belirtilen kamusal faaliyetin yürütülmesine katılan kişi konumunda olmayıp ... söz konusu paranın tahsili için katılan tarafından sanığa verilen ahzu kabz yetkisine dayanılarak sanık tarafından tahsilat yapıldığından, söz konusu paranın sanığa teslim edilmesinin sanığın doğrudan görevi nedeniyle yani avukat olmasının tabi sonucu olarak değil katılan tarafından sanığın şahsına duyulan güven ilişkisi nedeniyle verilen ahzu kabz yetkisine dayanarak gerçekleştirildiği ve aralarındaki ilişkinin hizmet ilişkisi kapsamında kaldığı birlikte değerlendirildiğinde; icra takibi neticesinde zilyetliği devredilen parayı uhdesinde tutup müvekkili olan katılana vermeyip mal edinen sanığın eyleminin hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir. ...
Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 17.06.2021, 2021/43 E. – 287 K.
------------

Zimmet Suçu Emsal Yargıtay Kararları

Sınırlı Sorumlu ... Konut Yapı Kooperatifinin yönetim kurulu başkanı ve muhasip üyesi olan sanıkların, gerçekte yapılmayan bir kısım giderlere ilişkin sahte belgeler düzenleyip kayıtlara işledikleri ve bu şekilde zimmetlerine para geçirdikleri sabit olan olayda;
...
Kooperatifin mevcut kayıtlarından zimmet suçunun veya miktarının belirlenememesi ve daire dışı araştırma yoluyla elde edilecek bir delilin bulunmaması hâllerinde, Özel Daire azınlık görüşü ile Yargıtay Cumhuriyet Başavcılığının itirazında yer alan "Kooperatifin malları, inşaat ve imalat giderlerinin kooperatif gelirleriyle karşılaştırılması sonucu zimmetin tespiti" yöntemine başvurulabileceği, anılan yönteme başvurulduğunda ise zimmet fiilinin her durumda saptanmasının mümkün olduğu, aksine düşüncenin, bu yöntemi nitelikli zimmet suçuna konu eylemleri basit zimmet suçu kapsamında değerlendirmenin aracı hâline dönüştüreceği ve ceza adaleti ile bağdaşmayan bir durumun ortaya çıkacağı, zincirleme şekilde işlenen yukarıda sözü edilen eylemlerin nitelikli zimmet suçunu oluşturması nedeniyle, bu eylemler ile sanıkların basit zimmet suçu kapsamındaki eylemlerinin bir bütün hâlinde zincirleme şekilde nitelikli zimmet suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 27.03.2028, 2016/557 E. – 2018/124
------------

Suç tarihlerinde ... Kooperatifinin yönetim kurulu üyeleri olarak görev yapan sanıkların, ... kooperatifin kasasında muhafazası mümkün olmayan ... paraları kasada muhafaza eder gibi göstererek, yine ... bankadan çektikleri ... TL'yi yıl sonuna kadar uhdelerinde tutup ... TL'sini harcayarak kooperatifin paralarını şahsi menfaatlerinde kullanmak suretiyle kullanma zimmeti, ... tahsil ettikleri ... TL'yi kooperatif hesaplarına intikal ettirmeyerek ve ... bankadan çektikleri ... TL'nin ... harcanan kısmı dışında kalan ... TL'sini uhdelerinde tutarak temellük zimmeti suçlarını işledikleri iddia edilen somut olayda;
... maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkarılabilmesi için, öncelikle kooperatifin tüm defter, makbuz, bilgi ve belgelerinin temin edilmesinden sonra, kooperatife ait defter, kayıt ve belgeler ile tüm dokümanların dava dosyasıyla birlikte konunun uzmanı Sayıştay emekli uzman denetçilerinden seçilecek yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilip; suç tarihleri arasındaki kooperatifin tüm gelirleri ve giderleri belirlenip, kasa ve banka mevcutları da gözetilerek karşılaştırılması, sanıkların her birinin üzerine atılı zimmet iddiaları yönünden tüm savunmaları karşılar ve sorumluluklarını irdeler şekilde zimmetlerinde kooperatif parası bulunup bulunmadığı, varsa miktarının ne olduğu, kullanma zimmeti niteliğindeki eylemler yönünden zimmetin konusu geçici süre kullanılan paradan bu süre içinde elde edilebilecek nema miktarı olmakla sanıkların uhdelerinde kasten tuttukları kabul edilen kooperatif paralarının miktarı, süresi, elde ettikleri nema tutarının belirlenmesi hususlarında ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre sanıkların hukuki durumlarının ayrı ayrı takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, soruşturma aşamasında alınan 05/09/2011 tarihli hüküm kurmaya elverişli nitelikte olmayan bilirkişi raporuna dayanılarak, yetersiz gerekçe ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kabule göre de;
Yüklenen zimmet suçlarını bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla kez işlediği kabul edilen sanıklar ..., ... ve ... hakkında zincirleme suç hükümlerini içeren TCK'nin 43/1. maddesinin uygulanmaması,
Zimmet suçundan kurulan mahkumiyet hükümlerine konu edilen zimmet miktarları net olarak belirlenmeden TCK'nin 249. maddesinin uygulanması, ... bozmayı gerektirir.
Yargıtay 5. Ceza Dairesi, 23.03.2021, 2019/4452 E. – 2021/1304 K.